Sonuçta hiç de fena olmadı gibi.
Konser...
Mekândaki ses sisteminin bizim için yetersiz kalması nedeniyle ses meendisimiz Görkem bin bir hünerini göstermek durumunda kaldı (davula 2 (yazıyla iki) mikrofon koyduk, normalde 7 (yedi) monitör kullanırkan üç taneyle yetindik, aynı mikrofona iki kişi vokal yaptık vs).
Tüm bunların üzerine yaz ortasında floydianlar ne kadar katılım yapar endişeleri de yok değildi hani.
Neyse... çalarken eğlendik, iyi vakit geçirdik, görebildiğimiz kadarıyla gelenler de memnun duruyordu. Dahası, konser sonrasında, 7PF1P+1 Görkem+1 Emir'in danslarıyla henüz enerjisini tüketememiş seyircilerle yaptığımız dans figürleri de cabasıydı (emir'in robot dansını kaçıranlar için tekrarı olur mu bilemiyorum). Haa bir de tabii dört yanı açık terasın iki farklı yönünde, gökyüzünden bize yaklaşan "perfect storm"un gerçekleşmemesi de hayırlı bir olay oldu.
Seyirciler arasından, ilk olarak Babylon Konseri'nde duyduğumuz "nanik pink floyd" nidaları burada da duyuldu. Sonradan anladığımız üzere "Learning to Fly" isteyenlerin sesiydi bu. Kıramadık kimseyi, hazırlanmamış olmamıza rağmen çaldık.
Başıma gelen ufak tefek aksaklıkları da burada tarihe geçmesi adına yazıyorum:
(Konserin ikinci yarısında (Time'ın girişinde) hayatımda ilk defa davul derisi patlattım. Normalde alıştığım iki altolu davul düzeni yerine bu konsere özgü tek altoyla çalmak zorunluluğu, patlak deri sorunuyla birleşti. Great Gig In The Sky'ın girişinde floor tom'u ters çevirip patlak deriyi bantladım ve davulun girdiği yere yetiştim. Bis sırasındaysa Echoes'da kick pedalın topuzu vidasından kurtuldu. Yine davulun girişine kadar vida ve somunuyla cebelleştim. Bir şekilde halloldu.)
Sonuçta endişeli başladığımız bir konseri rahatlamış bir biçimde bitirdik.
Gelen herkese çok çok teşekkürler...
Davulcüce