7 Pink Floydlar ve 2 Prenses söz konusu olduğunda, belli konserler dışında onları "ağırlıyor" olma hissi çok hoşuma gidiyor. Geçen sefer bu hissi İzmir konseri doğurmuştu, bu sefer ise Boğaziçi Üniversitesi'nde vereceğimiz konser aynı heyecanı yaratıyordu. Gerçi aramızda Boğaziçi Üniversiteliler vardı, hatta Boğaziçi Üniversitesi'nde lisansüstü öğrenim gören bile vardı, ama lisans öğrencisi bir ben olduğum için, biraz da yurdum Garanti Kültür Merkezi'nin hemen yanında olduğu için fazlasıyla ev sahibi hissediyordum kendimi.
Soundchecke geç başlamıştık, evet, hatta ben de dersten geldiğim için biraz geç kalmıştım, ama erken gelseydik de sanırım efsane değişmeyecekti ve soundcheck son dakikaya kadar sürecekti:) Geri vokallerdeki nezle sorunu, bas amfisinin arkasına saklanan bir kutu mendille çözüldü, çaylar içildi, son hazırlıklar tamamlandı ve 7 Pink Floydlar ile 2 Prenses kendini dışarı attı.
"Sanatçı öyle ortada dolaşır mı, girin içeri" geyikleri arasında bir şekilde kendimizi sahne arkasında bulduk, ne olduğunu anlamadan sahnedeydik. Kafamda binbir türlü kötü senaryo dönüyordu, başlarda hep hata yapardık zaten, monitörden kesin kendimizi duyamayacaktık, sanki az seyirci gelmişti, seyirci coşmazsa biz nasıl coşacaktık... Üstelik uzun uzun düşünmüş, ve seyircinin (zamanında çıkmamız durumunda) maçın daha azını kaçırması adına ara vermemeye karar vermiştik, seyirci muhtemelen sıkılacaktı... Üstelik bir de milli maç vardı...
Ama Boğaziçi Üniversitesi izleyicisi -ve Boğaziçi Üniversitesi dışından gelen herkes- kaygılarımın yersiz olduğunu bana gayet güzel kanıtlamıştı. Seyircileri göremediğimiz için insanların tepkisini ancak alkışlarla anlayabiliyorduk, o bile yetiyordu. Moralimiz yerindeydi; karşımızda oturan grup, biz sahnede ne hissediyorsak onu hissediyordu, farkındaydık. Göremediğimiz için alkışların nereden geldiğini anlayamıyorduk, afallıyorduk ama mutluluğumuz da tartışılmazdı.
Playlistin sonu, beklemediğimiz bir bis isteği... Kısa bir düşünme sürecinden sonra tekrar sahnedeyiz, Echoes çalıyoruz. Biz geri vokalistlerin pek bir görevi yok şarkıda, ama yine de keyifli o an sahnede grubun bir parçası olmak. Konser bitiyor, selam veriyoruz, yorgunluğumuzu gece ilerledikçe hissedeceğiz, o an iyiyiz, mutluyuz.
Zaten muhtemelen yorgunluğu hissetsek bile bu yorgunluktan keyif alacağımızı biliyoruz. Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü'ne çok teşekkür ediyoruz, bize bu konseri verme imkanını sağladığı için.
Fotoğrafları çeken Seda'ya da ayrıca teşekkürler.
Playlistin sonu, beklemediğimiz bir bis isteği... Kısa bir düşünme sürecinden sonra tekrar sahnedeyiz, Echoes çalıyoruz. Biz geri vokalistlerin pek bir görevi yok şarkıda, ama yine de keyifli o an sahnede grubun bir parçası olmak. Konser bitiyor, selam veriyoruz, yorgunluğumuzu gece ilerledikçe hissedeceğiz, o an iyiyiz, mutluyuz.
Zaten muhtemelen yorgunluğu hissetsek bile bu yorgunluktan keyif alacağımızı biliyoruz. Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü'ne çok teşekkür ediyoruz, bize bu konseri verme imkanını sağladığı için.
Fotoğrafları çeken Seda'ya da ayrıca teşekkürler.
çokçokçok güzeldi. bu kadar kusursuz olacağını tahmin etmiyordum doğrusu. gelecek konserlerinizi bekliyoruz efenim.
YanıtlaSilbi tek öksürük eksikti :)
YanıtlaSil